18 Mayıs 2010 Salı

Mehmet Akif Ersoy'un Kabri

İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Akif Ersoy, 26-27 Aralık 1936 gecesi vefat etmiş ve ertesi gün Bayezit Camiinde kılınan cenaze namazını müteakip, vasiyeti üzerine Edirnekapı kabristanında Baban-zade Ahmed Naim Bey'in kabri yanına defnedilmiştir.

Midhat Cemal Kuntay'ın Mehmed Akif Bey'le ilgili eserinden öğrendiğimize göre, İstiklal Marşı şairimizin tabutu Bayezit Camiine çıplak getirilmiş; ancak, kadir-şinas üniversite gençliği Akif'in tabutunu "al-sancakla siyah Kabe örtüsüne" sarıp eller üzerinde Edirnekapı'ya kadar götürerek onu "İstaiklal Marşı" ile vatan toprağına gömmüşlerdir!

Remi makmaların, bu arada üniversite idarecilerinin, basının ve kültür çalışmaları gayesiyle kurulduğu yazılıp söylenen halkevlerinin İstiklal Marşı şairimizin cenazesinde gösterdikleri lakaydi, Akif'in vefatından sonra da devam etmiş ve bir toprak yığını halinde kalan Mehmed Akif Bey'in kabrini, vefatının yıl dönümü dolayısıyla ziyarete giden üniversiteli gençler, ancak mezarcının yardımıyla bulabilmişlerdir!

Millete hediye edip, "O benim değil milletimin malıdır" diyerek Safaha'tına almadığı İstiklal Marşı'nı her gün okuduğumuz Akif'in kabrini bir mezarcının yardımıyla bulabilmek, o yıllarda bütünüyle milli şuura sahip üniversite gençliğine pek giran gelmiş ve hemen harekete geçen bu temiz, tertemiz memleket evlatları, harçlıklarından artırabildikleri üç-beş kuruşla hemen bir broşür hazırlayıp yayınlamışlardır. 1938 yılının ilk aylarında yayınlanan, kuşe kağıda basılmış on altı sayfalık broşüre o devirde "bir lira" gibi pek yüksek bir fiyat konmuş ve gençler bu broşürün geliriyle Akif'e mütevazi bir kabir yaptırmaya teşebbüs etmişlerdir!

Kapak klişesini sayfalarımızda gördüğümüz bu broşür içindeki on makale tamamen üniversiteli gençler tarafından hazırlanmış ve kadir-şinas gençlik, broşürün "önsözü"nde gayretlerini şu samimi satırlarla anlatmışlardır:

"Okuyucu, bu küçük broşüre Akif'in genç duygularla yapılmış bir mezarı diyebilirsin. Duyduk, düşündük ve kadir-şinas Türk gençliğinin hissiyatını bu küçük broşürde topladık. Böylece Akif, kendi mezarını yine kendi yapmış oluyor; çünkü, biz bir vasıta olmaktan başka bir şey değiliz. Broşüre imza koyanların başka bir iddiası yoktur. Onlar sadece kalplerdeki Akif sevgisini tazelemek ve ona sevgilerden yapılmış bir mezar meydana getirmeyi düşündüler. Okuyanlar, içinde Akif'in sesini duyacak ve sevgisini bulacaklardır."

"Bu broşürün içinde okuyacağınız yazıların yegane ve bir ağızdan ifadesi sadece, Mehmed Akif, taşsız bir avuç toprak altında yatıyor. Ona vaadimiz olan mermer taşı dikelim!'dir. İş başına arkadaşlar! Damla damla göl olur. Mermer makberinin önünde toplanacağımız ve bir minnet ve şükran vazifesini başaracağımız güne hazırlanalım."

Gençlik, bu acı feryattan sonra Akif'in mermer kabri önünde toplanabilmek için uzun müddet beklemedi! Memleketimizin en eski, köklü ve güçlü talebe cemiyeti olan Milli Türk Talebe Birliği'nden feyz almış kadir-şinas gençliğin, Akif'in kabri mevzuundakibu derin hassasiyeti, bir müddet sonra, her nasılsa devrin Maarif Vekaletini de ilgilendirmiş ve mezar başında İstiklal Marşı'mızın ilk kıtası yazılı olan Mehmet Akif Bey'in kabrinin temeli Akif'in vefatının ikinci yıldönümünde yine üniversite gençliği tarafından atılmıştır!

Vasiyeti üzerine Baban-zade Ahmed Naim Bey'in yanına gömülen Akif'in kabri, 23 Mayıs 1962'de buradan kaldırılarak, yine Edirnekapı'da bulunan şehitliğe nakledilmiştir. Bu nakil dolayısıyla, o gün saat 15'te dini ve askeri büyük bir merasim düzenlenmiş ve şehitlikte Akif'in kabrinin bulunduğu bugünkü pek bakımlı mahall'e "Mehmed Akif Ersoy Meydanı" adı verilmiş ki, bu meydan, Çanakkale savaşında yaralanan ve tedavi için İstanbul hastanelerine nakledilip burada vefat eden gazilerimizin kabirleriyle kuşatılmıştır.

Mehmet Akif Bey'i bugün bu vesile ile rahmetle anarken, onun hakkında söylenmiş nefis bir sözü bir daha tekrarlayalım:

"Akif inandı, dönmedi ve öyle öldü!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder